ONLAR BENİM KANATSIZ MELEKLERİM!..
- Aynur Karabulut
- 25 Haz 2024
- 4 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 20 Tem 2024

Depremin büyük yıkıma uğrattığı Gaziantep Nurdağı ilçesinde, Yavuz Sultan Selim Mahallesi Gaziler Caddesi üzerinde çöken İsmet Coşkun 3 Apartmanı'ndan Elif Yılmaz (6), annesi Leyla Yılmaz ve 2 yaşındaki kardeşi Muhsin Salih Yılmaz, 108 saat sonra kurtarılırken babaları vefat etmişti.
Enkaz altından sağ kurtarılan Elif’i; Türkiye, ilk isteği çizgi film kahramanı Tweety amblemli bir çanta olmasıyla tanımıştı.
İşte o Yılmaz ailesi depremden sonra ilk kez kahramanlarıyla buluştu.
İspanya Arama Kurtarma Ekibi (UME) tarafından her yıl İspanya da düzenlenen aile törenine davet edildiler.
Sevgili Leyla YILMAZ ile İspanya’da geçirdikleri keyifli dört gün üzerine anlamlı bir söyleşi gerçekleştirdik. Buyrunuz efenim…
Sizi biraz tanıyabilir miyiz?
Leyla Yılmaz, aslen Şanlıurfa Suruç'luyum Gaziantep'de büyüdüm, şuan Gaziantep'de ikamet ediyorum. İki çocuk annesi bir ev hanımıyım.
Ülkemizi yasa boğan 6 Şubat depreminde neler yaşadınız?
6 Şubat depremi bana birçok şey kaybettirdi. Özelikle hayat arkadaşım, sevdiğim adamı benden aldı. 6 Şubatta çocuklarımla 5 gün tam 108 saat enkaz altında kaldık.
108 saat sonra İspanyol ekip UME tarafından kurtarıldık. Evet 6 şubat bana çok şey kaybettirdi ama bir o kadar da çok şey kattı, kazandırdı. Pes etmemeyi, hayat mücadelesini nasıl vermem gerektiğini, Allahu teâlanın “ol deyince olduran” ayetini yaşamayı nasip etti ve en önemlisi İspanyol ailemi kazandırdı. Aramızda kan bağı yok belki ama 6 şubattan sonra CAN BAĞI oluştu. Onlar benim ailem, kardeşlerim ve kanatsız meleklerim oldular.
Depremden sonraki süreci nasıl atlattınız?
“Allah'tan geldik ve dönüş ancak onadır” diyerek kendime telkinlerde bulundum. Elhamdülillah enkazdan çıkarıldıktan sonra elimiz, ayağımız yerinde, tutuyor, çocuklarım, ben sağlam çıktık ve yine Elhamdülillah eşim depremde şehit oldu, yattığı yer belli, bir mezarı var deyip kendimi teselli ettim. Süreç zordu hem de çok zor ama ben bir anneyim, iki evladım var, ayakta durmam, iyi olmam, güçlü durup yıkılmamam gerekiyor.
İnsanoğlu kendini bıraktığı bir meşguliyet bulmadığı an çöker. Yaşadıklarım bana bunu çok acı bir şekilde öğretti.

O günü hatırlatıp üzmek istemem ama o anlara ait unutmadığınız bir anınızı bizimle paylaşır mısınız?
Enkazın altında günlerce kaldık. Eşim ilk andan itibaren vefat etmişti. Ben çocuklarımın üzerine kapanmıştım. Çocuklar hissetmesin, babalarının öldüğünü anlamasın diye eşime hiç seslenmedim.
Yukarıdan gelen sesleri duydukça çok kez tepki verdim, seslendim ama sesimi duyuramıyordum. Artık ümidi kesip pes etmek ve tam tükenmek üzere iken ''Rabbim eğer nasibimizde yaşamak var ise bu defa sesimi duysunlar ve ancak senin izni rızan ile bizi duyacak ve kurtaracak olanlar senin bana gönderdiğin KANATSIZ MELEKLERİM olacak'' diye dua ettim.
Bu duadan sonra yukardan gelen seslere tekrar var gücümle ses vermeye çalıştım. İşte o an o duam kabul oldu. İspanyol ekip sesimi duydu. Saatlerce resmen iğneyle kuyu kazarcasına emek verdiler. Beni ve iki çocuğumu sağlıklı, eşimi ise vefat etmiş bir şekilde çıkardılar.
Bizi çıkaran ekip bizimle beraber hıçkıra hıçkıra dakikalarca ağladı. Sonradan öğrendim Türk ekiplerimizde onlar ağlarken onlara sarılmış. Çok özel bir an olduğunu ilettiler.

Sizi kurtaran İspanya Arama Kurtarma (UME) ekibi sizi İspanya ya davet etti neler hissettiniz?
İspanya’ya davet edilince çok mutlu oldum, onur duydum. Zaten 6 Şubattan sonra iletişimimiz hiç kesilmedi, devamlı bir aile ferdi gibi iletişim halindeydik. Yılda bir kez askeri tören ile aile buluşması gerçekleştiriyorlarmış. Beni ve çocuklarımı da aileden saydıkları için aralarında görmek istediklerini ilettiler, bende severek kabul ettim.

Süreç nasıl işledi? Nasıl karşılandınız? İspanya’ya gittikten sonra kimlerle görüştünüz?
Tüm işlemleri kendileri halletti. Biz sadece Adana İncirlik üssüne gittik. Orada İspanyol askerler bizi karşıladı, askeri uçakla gittik. Hiçbir zaman yalnız bırakmadılar. Her an bizimleydiler. Çok güzel ve samimiyetle ilgilendiler.
Bizi İspanya Madrid'de Türk konsolosluğu yetkilileri ve İspanyol askerler törenle karşıladı. İspanya Savunma Bakanı bizleri makamında ağırladı, çok sıcak bir bayandı. Küçük oğlum Muhsin sıkılmasın diye kapıya kadar oyuncak getirip verdi. Sevilla Belediye Başkanı bizleri makamında ağırlayarak çok yakından ilgilendi. Ayrıca Türk Konsolosluğu ve İspanya (UME) birlikte bir ağırlayarak evimizde gibi hissettirdi.
Duygusal anlar yaşadık. İspanya (UME) yılda bir düzenledikleri aile şenliğine bizleri tören ile ağırladı. Burada gerçekten aileleri arasında olmak gurur verici ve duygusal anlar yaşamamıza sebep oldu. Ülkemizde bile bazen unutulduğumuzu hissettiğimiz bir anda aynı dili bile konuşmadığımız insanların bizleri aileden görüp, aile şenliklerine davet etmesi, unutmaması çok özel bir duyguydu. İyi ve özel hissettirdi.

Siz ve çocuklarınıza ilk ulaşan insanları tekrar görmek nasıl bir duyguydu?
Enkaz altında ilk gördüğüm kişi; İspanya UME'de kurtarıcı olan kardeşim ANDRÉS'di ve bizi Madrid’de karşılayanlar arasındaydı. Birbirimizi görünce ilk karşılaştığımız enkaz altındaki anı yaşadık. O an yaşadığımız duyguyu anlatmam imkansız. 6 Şubattan sonra birbirimizi tekrar gördüğümüz için mutluluktan ağladık. Uzaktaki bir akrabanı görmüş gibi bir histi. Karma karışık duygular yaşadık. Hem o acı anı hem de tekrar buluştuğumuz mutlu anı birbirimize sıkı sıkı sarılarak yaşadık.

Çocuklar nasıl karşıladı, hatırladılar mı?
Elif hatırlıyor ama Muhsin küçük olduğu için hatırlamasa da çok sevdi. Hatta ayrıldığımızda Muhsin neden onlar bizimle gelmiyor diye ağladı. Hepimiz onları çok sevdik. Gerçekten bir aile sıcaklığıyla karşılandık, dolu dolu dört gün yaşadık. Hiç yabancıymışız gibi davranmadılar, yıllardır o ailenin içindeymişiz gibi bir sıcaklıkla karşıladılar. Komutanlar, askerler orada olduğumuz 4 gün boyunca bize aileleriyle birlikte eşlik ettiler, gezdirdiler.

Son olarak neler söylemek istersiniz?
Enkaz altında iken aramızda tercümanlık yapan Türk JAK ekibinde görevli olan Yiğit komutan'ı özellikle anmak ve teşekkür etmek istiyorum. Sevgilerimi saygılarımı gönderiyorum o da o dönem benim nazımı az çekmedi Allah razı olsun.
Rabbim bir daha böyle bir afet yaşatmasın ve dilerim tüm dünyada dökülen kanlar son bulsun. Barış, kardeşlik huzur dolu yarınlar olsun. Gönlü bizimle olan size ve herkese çok teşekkür ediyorum.
Benim için de çok özelsiniz. Her şey bundan sonra sizler için çok güzel olsun. Söyleşi ve bu harika özel dört günü bizimle paylaştığınız için teşekkür ederim.
Aynur KARABULUT
AKTİVİST / BAĞIMISIZ GAZETECİ
HAZİRAN 2024
Comentarios